İltihaplı Romatizma Sıcağı Sever mi?
İzmir’de yaşayıp da havadan konuşmamak mümkün mü? Sabah evden çıkıyorsun, güneş “günaydın” demeden alnından öpüyor. Terliyorsun, sonra bir rüzgâr esiyor, “oh be” diyorsun. Tam bu sırada aklıma şu soru geliyor: İltihaplı romatizma sıcağı sever mi? Çünkü İzmir’de yaşayan biriysen, hava durumu sadece sohbet konusu değil, adeta bir yaşam tarzı.
Ben 25 yaşındayım, arkadaş ortamında espriyi eksik etmem ama işin iç yüzünü de fazla fazla düşünürüm. Hani dışarıdan “boş yapıyor” derler ama içimde ayrı bir akademik kurul toplanır. İltihaplı romatizma konusu da öyle. Güleriz, şaka yaparız ama mesele ciddi.
Sıcak Hava = Mutluluk mu?
Genel kanı şu: “Sıcak iyi gelir.” Hatta bunu sadece insanlar değil, eklemler de söylüyor sanki. Kışın dizin ağrır, yazın biraz rahatlar. Ama burada durup sormak lazım: Bu gerçekten iltihaplı romatizma için geçerli mi, yoksa biz mi kendimizi kandırıyoruz?
İltihaplı romatizma, eklemlerdeki iltihaplanmayla ilgili bir durum. Yani mesele sadece kemik değil, bağışıklık sistemi, inflamasyon ve vücudun verdiği tepkiler. Sıcak hava genelde kasları gevşetir, kan dolaşımını artırır. Bu da bazı kişilerde ağrı hissinin azalmasına yol açabilir.
Ama işte “bazı kişiler” kısmı çok önemli.
İzmir Güneşiyle Gelen Diyaloglar
Bir gün arkadaş grubuyla Kordon’da oturuyoruz.
– Bu sıcaklar eklemlere iyi geliyormuş.
– Kime göre iyi?
– Romatizması olana.
– Benim dizler şu an yanıyor, bu iyi hâliyse kötüsü nasıl?
İşte tam olarak burası. İltihaplı romatizma sıcağı sever mi? sorusunun net bir “evet” ya da “hayır” cevabı yok. Çünkü bazı insanlar sıcakla rahatlar, bazıları ise sıcakla birlikte daha fazla şişlik, yorgunluk ve halsizlik hisseder.
Sıcağın İki Yüzü
Sıcak havanın olumlu tarafı şu: Kaslar gevşer, sabah tutukluğu biraz azalabilir. Özellikle sabahları “robot gibi” uyananlar bilir, sıcak bir duş bazen mucize gibi gelir. Ama işin diğer yüzü var.
Sıcak, vücudu daha fazla yorar. Terleme artar, sıvı kaybı olur. İltihaplı romatizması olan biri için bu durum, genel yorgunluğu ve iltihap hissini artırabilir. Yani bir yandan “oh be”, diğer yandan “neden bu kadar bitkinim?” sorusu kafada dönüp durur.
Benim iç sesim genelde şöyle:
“Bak rahatladın gibi ama ya bu rahatlık geçiciyse? Ya yarın daha kötü olursa?”
Evet, fazla düşünüyorum.
Nem Faktörü: Asıl Sinsi Oyuncu
İzmir sıcak ama bir de nem var. İşte o nem… Romatizma muhabbetlerinde asıl başrolü kimse ona vermiyor ama bence gizli yıldız. Nemli sıcak, bazı kişilerde eklem şişliklerini ve ağrıyı artırabiliyor.
Yani 35 derece kuru sıcakla, 30 derece nemli sıcak aynı şey değil. İltihaplı romatizma açısından bakıldığında, nemli hava çoğu zaman daha zorlayıcı olabiliyor.
“Ben Yazın Daha Kötüyüm” Diyenler
Genelde romatizma denince kış akla gelir ama yazın zorlanan ciddi bir kesim var. “Herkes denize giriyor, ben kolumu kaldırmakta zorlanıyorum” diyenleri çok duydum.
Bu noktada şunu kabul etmek lazım: İltihaplı romatizma çok kişisel bir deneyim. Aynı hava, birine iyi gelirken diğerini perişan edebilir. O yüzden “sıcak kesin iyi gelir” gibi genellemeler biraz tehlikeli.
Kendimle Dalga Geçtiğim An
Geçen yaz klimayı açtım, sonra üşüdüm. Kapattım, terledim. Tekrar açtım.
İç ses: “Bak işte, vücut bile karar veremiyor. Sen romatizmanın sıcağı sevip sevmediğini nasıl netleştireceksin?”
İşte böyle anlarda anlıyorum ki mesele sadece sıcak ya da soğuk değil, denge.
Sonuç Yerine Bir İzmir Gerçeği
İltihaplı romatizma sıcağı sever mi? sorusunun cevabı, biraz kişisel, biraz da şartlara bağlı. Ilık ve dengeli sıcaklıklar çoğu kişi için rahatlatıcı olabilir. Ama aşırı sıcak, nem ve susuzluk işi tersine çevirebilir.
İzmir’de yaşayıp bunu düşünmek de ayrı bir ironi. Güneş, deniz, güzel hava… Ama vücut “bir dakika” diyebiliyor. Belki de en doğrusu, vücudu dinlemek. Çünkü o zaten her şeyi söylüyor; biz bazen dinlememeyi tercih ediyoruz.
Ben mi? Ben yine espri yaparım ama içten içe düşünmeye devam ederim. Çünkü bazı soruların tek cevabı yoktur, özellikle konu beden olunca.